11 Mayıs 2014 Pazar

Mısır'ın muhalif kalemi Necib Mahfuz'dan 
1952 devrimi üzerine oturtulmuş bir roman

Çeviren: Avi Pardo
Özgün Adı: Al-Liss wa-l-kilab
120 sayfa
978-605-4927-33-3
10 TL.

Hırsız ve Köpekler en yakınlarının ihanetine uğrayıp hapse düşmüş Said’in intikam hayalleriyle hapisten çıkışının hikâyesi. Said hem peşinde polis köpekleri olan bir suçlu hem de siyasi fikirlerinden sapanlar tarafından aldatılan bir kurbandır. Adaleti sağlamaya ve ne pahasına olursa olsun düşmanlarını yok etmeye kararlıdır. Nobel Edebiyat Ödüllü Mısırlı yazar Necib Mahfuz’un 1952’de ülkesinde yaşanan devrimle ilgili hayal kırıklığını yansıttığı bu roman sembolik anlatımıyla yazarın eserleri arasında özel bir yere sahip.

“Necib Mahfuz’un eserlerinde, ülkesinin durumunu doğrudan ve açıkça anlatmak üzere kalemini kullanan edebiyatçılara özgü bir metafor duygusu var. Kitapları Mısır’a ve Mısır halkına duyduğu sevgiyle dopdolu, öte yandan son derece dürüst ve gerçekçi.”
– Washington Post

10 Mayıs 2014 Cumartesi

Balyoz Davası Tutuklularından
Cem Okyay’ın 

Özgürlüğü beklerken yazdığı, 
Türkiye’nin bugününe ve yarınına içeriden bakan bir roman:
KAPI

"Bazı kapılardan bir kez geçince, 
hayat asla eskisi gibi olmaz…"

392 sayfa
978-605-4927-34-0
24 TL.

Balyoz davası tutuklularından
ve
Er Mektubu Görülmüştür'ü derleyenler arasında yer alan Deniz Kurmay Albay Cem Okyay'dan
farklı sonlara açılan şaşırtıcı bir ilk roman.

Bambaşka bir idari ve toplumsal çerçeveye oturmuş 2023 Türkiyesi’nden geriye dönüşlerle geçmişin sorgulandığı, hesapların sorulduğu, ödeşmelerin gündeme getirildiği bir süreç. Haksız yere özgürlükleri kısıtlanan bir grup insanın, serbest kaldıklarında artık tek bir hedefi vardır: Geçmişteki komployu ortaya çıkararak adlarına sürülen lekeyi temizlemek. Geçmişle gelecek arasında gidip gelen Kapı, düşle gerçeği harmanlıyor, okuru, anlatılanların hangisinin düş, hangisinin gerçek olduğunu sorgulamaya zorluyor. 

“Zaten nicedir özlemiştim. Maltepe’deki arkadaşlarıma gittim.
Ön bahçede, tel örgüyle bina arasındaki dört-beş metrekarelik boşlukta dut ağacı var. Altına bi masa sekiz-on sandalye sığıyor. Gölgesine oturduk.
Ve, o ağacın gölgesinde oturan arkadaşlarımdan biri roman yazdı. İsmi, Kapı... Son rötuşları yapıyor, baskıya göndermeden önce göz atmam için bana verdi. İki gecede yuttum. Sanırım o gölgesinde oturdukları ağacın sihri var. Yıllardır bu kadar iyi kalem okumadım...”
YILMAZ ÖZDİL

“Gerçekle kurgunun ustalıkla harmanlandığı bir yapıt Kapı. Düşündürücü olduğu kadar şaşırtıcı ve çarpıcı. Sizi alıp kendi dünyasına götürüyor. Başlayınca bırakamıyorsunuz elinizden. Cem Okyay’ın Kapı’sı bana doksan yıllık Cumhuriyet’imizin üç kapısı olduğunu da düşündürdü.
Üçüncüsü ve şimdilik sonuncusu ise bir kirli paslı, ağır mı ağır demir kapıdır ki ülkenin asker kahramanlarıyla en seçkin kimi aydınlarının bedenleri ve kişilikleri, dışardakilerin de ruhları ve umutları üzerine acımasızca ‘güm’ diye kapatılmıştır.”
ORHAN KARAVELİ

“Bir hayalimiz vardı, vazgeçmedik asla...”
D. İSMET ÇINKI