Lizbon’a
Gece Treni
romanıyla
milyonlarca okur ve
hayran edinen
Pascal Mercier,
Lea’da
yine baba-evlat teması
üzerine
yoğunlaşırken derin duygular,
mantık dışı
anlar, suç ve suçluluk kavramları üzerine düşündürüyor.
Lea annesinin
ölümünden sonra büyük bir yalnızlığa düşer ve kendi iç
dünyasına çekilir. Babasının bile girmesine izin vermediği bu
dünyadan onu, Bern Garı’nda duyduğu ve hayatında bir dönüm
noktası olan bir keman sesi çıkarır. Tutkuyla ve hırsla keman
çalarak dış dünyayla bağlantı kuran Lea’nın olağanüstü
bir yeteneğe sahip olduğunun ortaya çıkmasıyla birlikte
baba-kızın hayatları ve ilişkileri yıllar içinde önlenemez
şekilde değişir. Zirveye çıkmak uğruna bütün değerlere
sırt çeviren kızının sevgisini ve yakınlığını yitirmemek
uğruna seçtiği yol, baba Martijn van Vliet’i şaşırtıcı bir
karara yöneltecektir.
0 yorum :
Yorum Gönder