Selim İleri
Radikal Kitap Eki 09.10.2013
Radikal Kitap Eki 09.10.2013
Mîna Urgan Virginia Woolf kitabını 1995’te yayımlamıştı. Çok severek okumuştum bu kitabı; bir tanıtma yazısı da yazmış olmalıyım.
Şimdilerde Woolf’un Yıllar’ını yeniden okuyorum. Kırmızı
Kedi’nin verimi Yıllar’ı Dilek Berilgen Cenkciler çevirmiş; İletişim’deki basım
Oya Dalgıç’ın çevirisidir. Mîna Urgan Yıllar için ne yazmış diye baktım;
unutmuşum. İtiraf edeyim ki biraz şaşırdım: Mîna Hanım ağır bilirkişi edasıyla
Yıllar’ı epey hırpalamış. Dalgalar’dan sonra bunu nasıl yazdı diyor, bir
anlamda “ödün” verdi diyor; Yıllar’ı Dışa Yolculuk’tan, Gece ve Gündüz’den
“daha başarısız” buluyor. İlk romanlar, sonraki çok başarılı dönem ve birden
Yıllar’ın sıradanlığı:
“Sözün kısası, The Years’da, ne içerik açısından bir yenilik
görülür, ne de biçimsel açıdan. Bu roman, Virginia Woolf’un yıllarca
eleştirdiği gerçekçi geleneksel romana bir ödünden başka bir şey değildir.”
Acaba öyle mi? Mîna Urgan öyle olduğuna kesinkes inançlı;
hatta, Woolf’un bu romanda şiirsel anlatımını da yitirdiğini ileri sürmüş. Ama
ben yine de acaba öyle mi diye duraksıyorum… Geleneksel roman için ‘olay
örgüsü’nü Urgan zorunlu görüyor ve Yıllar’ın handiyse olaysız bir roman
olduğunu belirtiyor. Gerçekten olay denilecek hiçbir şey yok bu eserde. Yıllar
geçip gidiyor; 1880’den 1930’lara sadece yıllar. Birer ikişer sahneden çekilen
roman kişileri. İngiltere’de yaşam. Bir çağ. Hepsi bu.
Ne var ki, romancı belki de yalnızca bunları dile getirmek
istemiş. Üstelik Mîna Urgan’ın söylediklerinin tersine, kendi üslubundan,
anlatımından çoktan olgunlaşmış roman dilinden uzağa düşmeyerek. Yıllar’da öyle
bölümler var ki, anlatım açısından Dalgalar’ın şiir-roman havasıyla kaynaşıyor.
Geleneksel roman da aralarında olmak üzere, roman sanatının
birçok imkânını Virginia Woolf iç içe geçiriyor; birbirinden farklı, dahası,
birbirine ‘karşıt’ teknikleri eserine yediriyor. Sonuçta biz okurları yine
büyüleyen bir roman ortaya çıkıyor.
Elbette Mrs. Dalloway’den ya da Dalgalar’dan, Deniz
Feneri’nden ayrılan bir roman. Ama Orlando da öyle değil mi? Romancı, bir kez
daha kendini yeniliyor bence. Durmuş oturmuş çizgisini zikzaklamaktan kaçınmıyor.
Uzak akrabalıklardan söz açılabilir: Yıllar’ın her yılı, her
bölümü mevsim tasvirleriyle donanmış, tıpkı Dalgalar’da gündoğumundan
günbatımına denizin ve gökyüzünün her bölümünde değişen bölümleri gibi.
Çok sevdiğim Deniz Feneri’nin ikinci bölümü yılların geçip
gidişidir. Deniz Feneri’nde bu bölümde yıllar çok hızlı geçer; âdeta şiirsel
bir ‘özet’ kaleme getirilir. Yıllar’daysa bu akış, Deniz Feneri’yle koşut
tutumla, kimileyin kısa, kimileyin –özellikle son bölümünde- uzun.
Yıllar’ın en güzel sahneleri, uzakta o balo gecesi ya da
operadaki zaman dilimi, Clarissa’nın partisinden büsbütün bağımsız okunamaz
gibime geliyor. Yeni romancı ‘kendi’ dünyasının izdüşümleriyle haşır neşir.
Bence bu romanın derin etkisi, sık sık ve hep ışık
çakımlarında dile getirdiği, her biri yüreğimizi yakan ‘hatırlayış’lar. Şu
yılda üstü örtük anlatılmış bir an, bakıyorsunuz, yıllar sonra, yüreğimizi
yakan bir hatırlayışa evrilmiş. Birden donakalıyorsunuz ve o ‘klasik’ “Tıpkı
hayat gibi”yi kondurmaktan kendinizi alamıyorsunuz.
Hatırlayışlar, yıllar içinde ‘yitirişler’, hep yitirilmiş
olan şeyler, bir daha geri gelmeyecek, onarılmayacak, yeniden yaşanamayacak
şeyler. İçte sızıları kalmış mı? Virginia Woolf fazla üzerinde durmuyor, soğuk,
mesafeli, yakınmasız. Gelgelelim böylesi daha içe işleyici.
Yayımlandığı zaman (1937) “yazarın en çok okunan” romanıymış
Yıllar. Mrs Dalloway’in, Dalgalar’ın gözdeliği çok sonra. Belki bu ‘çok
okunmak’ Yıllar’a sonradan gölge düşürmüş. Belki bu yüzden Mîna Urgan da dudak
büküyor. Oysa yetmişlerinde taptaze, harikulade güzel…
Kaynak: http://kitap.radikal.com.tr/Makale/yurek-yakan-hatirlayislar-385183
Kaynak: http://kitap.radikal.com.tr/Makale/yurek-yakan-hatirlayislar-385183
0 yorum :
Yorum Gönder