José Saramago’nun Ölümlü Nesneleri
“Ölümlü Nesneler (Objecto Quase)” kitabı José Saramago’nun altı erken dönem öyküsünden oluşuyor. Yazarın hayal gücünün, ironik sesinin, kendine özgü sözdiziminin pınar başı da denebilir bu öyküler için.
Eşyalar mı insan için, insanlar mı eşya? Eşyalar ne için?
Bir sandalye devrilse ne olur? En fazla ne olabilir? İnsanlardan kaçan posta kutuları olur mu? Arabası şoförü rehin alabilir mi? Ya kapılar saldırganlaşırsa?.. Eskiden tüketim çılgınlığı içindeydi, şimdi artık tüketim körlüğünde kaybolmuş günümüz dünyasına ta 1975 yılından söz söylüyor sordurdukları sorularla ve varlıklarıyla bu nesneler. Zaten adları üstünde değilse de, ölümsüzler. Aradan geçen yılların elbette önemi yok. İki sebepten. Çünkü iktidar ihtiyacından da doğan tüketme meselesi bir yana, erk üzerine kafa yoran, tespitler yapan, yargılar koyan öykülerin kahramanları onlar. Erk ki insan denen yaratık kendi varlığını, varlık içinde başka türlü konumlamadıkça hep bir mesele olacak. Ölümsüzler, bir de çünkü edebiyat eskimez.
“Ölümlü Nesneler (Objecto Quase)” kitabı José Saramago’nun altı erken dönem öyküsünden oluşuyor. İlk öykü Sandalye böceklerin yediği sandalyenin üzerindeki adsız diktatörle birlikte devrilmesi, bir ülkenin kaderini belirlemesi üzerine kurulu. Yazarın bu öyküleri, Portekiz’de Salazar diktatörlüğü zamanında yazdığı göz önünde tutulunca, Sandalye’nin Salazar’ın sandalyeden düşüp ölmesine gönderme yaptığı görülebilir. Öykü insandan çok sandalye ve böceklerin dünyasına odaklanırken, Saramago’nun haz veren diline de hızlı bir giriş yapmayı sağlıyor.
Bir sandalye devrilse ne olur? En fazla ne olabilir? İnsanlardan kaçan posta kutuları olur mu? Arabası şoförü rehin alabilir mi? Ya kapılar saldırganlaşırsa?.. Eskiden tüketim çılgınlığı içindeydi, şimdi artık tüketim körlüğünde kaybolmuş günümüz dünyasına ta 1975 yılından söz söylüyor sordurdukları sorularla ve varlıklarıyla bu nesneler. Zaten adları üstünde değilse de, ölümsüzler. Aradan geçen yılların elbette önemi yok. İki sebepten. Çünkü iktidar ihtiyacından da doğan tüketme meselesi bir yana, erk üzerine kafa yoran, tespitler yapan, yargılar koyan öykülerin kahramanları onlar. Erk ki insan denen yaratık kendi varlığını, varlık içinde başka türlü konumlamadıkça hep bir mesele olacak. Ölümsüzler, bir de çünkü edebiyat eskimez.
“Ölümlü Nesneler (Objecto Quase)” kitabı José Saramago’nun altı erken dönem öyküsünden oluşuyor. İlk öykü Sandalye böceklerin yediği sandalyenin üzerindeki adsız diktatörle birlikte devrilmesi, bir ülkenin kaderini belirlemesi üzerine kurulu. Yazarın bu öyküleri, Portekiz’de Salazar diktatörlüğü zamanında yazdığı göz önünde tutulunca, Sandalye’nin Salazar’ın sandalyeden düşüp ölmesine gönderme yaptığı görülebilir. Öykü insandan çok sandalye ve böceklerin dünyasına odaklanırken, Saramago’nun haz veren diline de hızlı bir giriş yapmayı sağlıyor.
“Sandalye devrilmeye, düşmeye, kırılmaya başladı, ancak yere indiğini söylemek pek uygun olmaz. İnmek ifadesi kullanılırsa sandalyenin kanatlarını çırparak havalandığı, sonra da yere indiği zannedilebilir. Tabii sandalyenin kanatları olmaz, kolçakları varsa da onların yere indiği söylenmez, olsa olsa sandalyenin kolçakları yerinden çıktı denir. Gerçi inmek sözcüğünü gökten yağmur indi derken de kullanıyoruz, ama ben kendi tuzağıma düşmeden lafımı toparlasam iyi olacak…”
Diğer öyküler ise kendi yönetimini eline almak isteyen bu nedenle şoförünü rehin alan bir arabanın başkahraman olduğu Ambargo; ölüm korkusu yüzünden hükmettiği yeri mezarlığa çeviren bir iktidar sahibinin sonunu işaret eden Kısırdöngü; kaybolarak insanları derinden etkileyen nesnelerin zorba düzene karşı gelmesini konu eden ve tüketim körlüğünü de eleştiren Nesneler; yarı insan yarı at bir canlının insanlıktan kaçışını izleyerek varoluşa ilişkin yanıtlar arayan Sentor ve bir delikanlının doğa ile ilişkisinden, bir domuzun kesilişine tanık olduğu günlük hayatından, belki de bir gündüz düşünden kesitin kısacık bir metinle verildiği Kısas.
Yazarın sonra iyice fantastik ögelerle gün yüzüne çıkan hayal gücünün, eğretilemeyle beslenen ironik sesinin, virgüllerle ayrılan kocaman paragraflarla kendine özgü sözdiziminin pınar başı da denebilir bu öyküler için. Kitap, daha önce yazarı hiç okumamış okura iyi bir başlangıç noktası olabilir. Başka kitaplarını okumuş olana ise eserlerin kökenine doğru yapılacak bir keşif fırsatı.
Diğer öyküler ise kendi yönetimini eline almak isteyen bu nedenle şoförünü rehin alan bir arabanın başkahraman olduğu Ambargo; ölüm korkusu yüzünden hükmettiği yeri mezarlığa çeviren bir iktidar sahibinin sonunu işaret eden Kısırdöngü; kaybolarak insanları derinden etkileyen nesnelerin zorba düzene karşı gelmesini konu eden ve tüketim körlüğünü de eleştiren Nesneler; yarı insan yarı at bir canlının insanlıktan kaçışını izleyerek varoluşa ilişkin yanıtlar arayan Sentor ve bir delikanlının doğa ile ilişkisinden, bir domuzun kesilişine tanık olduğu günlük hayatından, belki de bir gündüz düşünden kesitin kısacık bir metinle verildiği Kısas.
Yazarın sonra iyice fantastik ögelerle gün yüzüne çıkan hayal gücünün, eğretilemeyle beslenen ironik sesinin, virgüllerle ayrılan kocaman paragraflarla kendine özgü sözdiziminin pınar başı da denebilir bu öyküler için. Kitap, daha önce yazarı hiç okumamış okura iyi bir başlangıç noktası olabilir. Başka kitaplarını okumuş olana ise eserlerin kökenine doğru yapılacak bir keşif fırsatı.