2 Ocak 2014 Perşembe

Uygar Şirin: "Yaraya şarkı basma merakımız var"

Senaryo, roman ve sinema yazılarıyla tanıdığımız Uygar Şirin, Anne Tut Elimi ve Büyük Deniz Yükseliyor’un ardından üçüncü romanıyla okurla buluştu. Bu kez aşktan söz ediyor ve fonda Sezen Aksu’dan Göksel’e, MFÖ’den Mirkelam’a, Erkin Koray’dan Duman’a Türkiye’nin son 40 yılından onlarca şarkı çalıyor.

Karışık Kaset'in yazarı Uygar Şirin'le müzikten, yazıdan, anılardan ve elbette Karışık Kaset'ten konuştuk.




On yılda bir rastlaşan bir çiftin hikâyesini izliyoruz Karışık Kaset boyunca. Sizce müziğin gündelik yaşamdaki yeri nedir?
Şarkıları çok farklı amaçlarla kullanabiliyoruz. Çoğunlukla bize tercüman olsunlar, inandıklarımızı, hissettiklerimizi ve yüksek sesle söyleyemediklerimizi bizim yerimize anlatsınlar diye. Bazen bizi belli bir duygudan çıkarsınlar diye. Pek çok zaman o duyguyu derinleştirsinler diye... Özellikle “depresyon”dayken, ki bu sözcük genelde “aşk acısı” anlamına geliyor, şarkıları iyileşmek için değil yaramızı kaşımak ve kanatmak için kullanıyoruz. Böyle bir yaraya şarkı basma merakımız var.


Anılar ve şarkılar arasında nasıl bir ilişki kuruyorsunuz?
Şarkılar anıların duygusal yükünün hamallığını yapıyor, bazen duyguyu anıdan bile daha fazla sahipleniyorlar. Belli bir dönemde dinlediğiniz bir şarkı o andaki duyguyla bütünleşiyor, yıllar sonra karşınıza çıktığında, çok farklı bir ruh halinde bile olsanız o duyguyu çağırıyor. Kendinizi yine o evde, o sokakta, o deniz kıyısında, o yağmurun altında buluveriyorsunuz... Tam da bu yüzden Karışık Kaset’teki Ulaş gibi şarkılarla çok içli dışlı birinin, anılarından ve duygularından kaçması daha zor olur diye düşünüyorum. Ve hayat onu bir kuyuya ittiğinde, şarkılarla o kuyuyu derinleştirmesi daha kolay.


Ulaş isminin sizin için özel bir anlamı mı var? Anne Tut Elimi'de de bir Ulaş'la karşılaşmıştık.
İlk kez Anne Tut Elimi’de kullanmıştım. O karakteri çok sevdiğim için bir şekilde Ulaş ismiyle aramda bir bağ oluştu, yazdığım roman ve senaryolara denk gelirse bir Ulaş iliştirmeye çalışıyorum. Karışık Kaset’te durum biraz farklı. Burada okurla aramızda kurmaya gayret ettiğim küçük bir oyun var, Ulaş ismi o oyuna da katkıda bulunuyor.





Romanlarınızı yaratma süreciniz nasıl işliyor? Önce bir kurgu şeması, karakter dökümü gibi teknik bir çalışma yönteminiz var mı?
Yazmaya başlamadan önce hem karakterlerin tarihçelerini ve temel özelliklerini hem de olay örgüsünün kritik noktalarını, dönemeçlerini ve özellikle romanın finalini şekillendirmiş oluyorum. Ayrıca bir araştırma ve okuma süreci gerekiyor, romanın konusu ne olursa olsun... Fakat bu ön çalışmaları fazla uzatmamaya çalışıyorum.


Neden?
İnsan o dönemde bir yandan romanı yazmaya başlamayı delicesine isterken bir yandan da yazmaktan ölümüne kaçıyor. Ön çalışma faslı ve “Daha iyi olması için biraz daha hazırlanmam lazım” düşüncesi, asıl işi ertelemenin aracına dönüşebiliyor... Bir de ben her seferinde romanın omurgasını oluşturan bir temel cümle veya birkaç kelime/kavram belirliyorum. Bir noktadan sonra onlara bağlı kalmayı, hayal ettiğim karaktere veya öyküye bağlı kalmaktan daha çok önemsiyorum. Karakterler ve kurgu değişebiliyor, kendilerine yeni ve beklenmedik yollar çizebiliyorlar ama temel cümle asla değişmiyor.


Karışık Kaset için o cümle ya da kelimeler nedir?
Aşk ve eksiklik.


Karışık Kaset, 80’lerin sonu ve 90’ların başında çocukluğunu veya ilk gençliğini geçirenler için de bir tür geçmişe yolculuk gibi.
“Tıpkı benim çocukluğum/gençliğim” okurlardan en sık duyduğum sözlerden biri. Okurun kitapta anlatılan dönemle ilgili böyle hissetmesi çok güzel tabii... Roman üç ayrı yılda geçiyor; 1990, 2000 ve 2010. Benim için 1990’ları anlatmak, az önce bahsettiğim çerçevede, romanın iki sacayağından “eksiklik”i kurmak için anahtar görevini üstleniyordu. Büyürken, yaşlanırken, çocuklukta sahip olduğumuz şeyleri kaybettiğimizi düşünüyoruz. Bu bir ölçüde doğru olmakla birlikte, içimizde eksikliğini hissettiğimiz şeylerin, daha doğrusu bu eksikliğin ta kendisinin çocuklukta kurulduğunu düşünüyorum. Bir anlamda bunları ta en baştan, telafi edilemeyecek şekilde kaybediyoruz.


Karışık Kaset'i senaryolaştırdığınızı duyurmuştunuz twitter hesabınızdan. Karışık Kaset'in meraklıları filmi beyazperdede ne zaman görebilecekler?
Keşke bilebilsem... Sinema, romandan çok farklı bir iş. Onlarca insan bir araya geliyor, bir karar için pek çok kişinin oluruna ihtiyaç duyuluyor. Ayrıca çok ciddi paralardan söz ediyoruz... Ben senaryoyu tamamladım. Yapımcıların yönetmen arayışı ve bütçe gibi çalışmaları sürüyor. Her şey yolunda giderse 2014 yazında çekilir, 2014 sonu veya 2015 başında izleriz.


Karışık Kaset'i temsil eden bir şarkı seçmenizi istesek, o hangisi olurdu?
Mazhar Alanson’dan Ah Bu Ben.


0 yorum :

Yorum Gönder