Senaryo, roman ve sinema yazılarıyla tanıdığımız Uygar Şirin, Anne Tut Elimi ve Büyük Deniz Yükseliyor’un ardından üçüncü romanıyla okurla buluştu. Bu kez aşktan söz ediyor ve fonda Sezen Aksu’dan Göksel’e, MFÖ’den Mirkelam’a, Erkin Koray’dan Duman’a Türkiye’nin son 40 yılından onlarca şarkı çalıyor.
Karışık Kaset'in yazarı Uygar Şirin'le müzikten, yazıdan, anılardan ve elbette Karışık Kaset'ten konuştuk.
Karışık Kaset'in yazarı Uygar Şirin'le müzikten, yazıdan, anılardan ve elbette Karışık Kaset'ten konuştuk.
On yılda bir
rastlaşan bir çiftin hikâyesini izliyoruz Karışık Kaset
boyunca. Sizce müziğin gündelik yaşamdaki yeri nedir?
Şarkıları çok farklı
amaçlarla kullanabiliyoruz. Çoğunlukla bize tercüman olsunlar,
inandıklarımızı, hissettiklerimizi ve yüksek sesle
söyleyemediklerimizi bizim yerimize anlatsınlar diye. Bazen bizi
belli bir duygudan çıkarsınlar diye. Pek çok zaman o duyguyu
derinleştirsinler diye... Özellikle “depresyon”dayken, ki bu
sözcük genelde “aşk acısı” anlamına geliyor, şarkıları
iyileşmek için değil yaramızı kaşımak ve kanatmak için
kullanıyoruz. Böyle bir yaraya şarkı basma merakımız var.
Anılar ve şarkılar
arasında nasıl bir ilişki kuruyorsunuz?
Şarkılar anıların
duygusal yükünün hamallığını yapıyor, bazen duyguyu anıdan
bile daha fazla sahipleniyorlar. Belli bir dönemde dinlediğiniz bir
şarkı o andaki duyguyla bütünleşiyor, yıllar sonra karşınıza
çıktığında, çok farklı bir ruh halinde bile olsanız o duyguyu
çağırıyor. Kendinizi yine o evde, o sokakta, o deniz kıyısında,
o yağmurun altında buluveriyorsunuz... Tam da bu yüzden Karışık
Kaset’teki Ulaş gibi şarkılarla çok içli dışlı birinin,
anılarından ve duygularından kaçması daha zor olur diye
düşünüyorum. Ve hayat onu bir kuyuya ittiğinde, şarkılarla o
kuyuyu derinleştirmesi daha kolay.
Ulaş isminin sizin
için özel bir anlamı mı var? Anne Tut Elimi'de de bir Ulaş'la
karşılaşmıştık.
İlk kez Anne Tut
Elimi’de kullanmıştım. O karakteri çok sevdiğim için bir
şekilde Ulaş ismiyle aramda bir bağ oluştu, yazdığım roman ve
senaryolara denk gelirse bir Ulaş iliştirmeye çalışıyorum.
Karışık Kaset’te durum biraz farklı. Burada okurla aramızda
kurmaya gayret ettiğim küçük bir oyun var, Ulaş ismi o oyuna da
katkıda bulunuyor.
Romanlarınızı
yaratma süreciniz nasıl işliyor? Önce bir kurgu şeması,
karakter dökümü gibi teknik bir çalışma yönteminiz var mı?
Yazmaya başlamadan önce
hem karakterlerin tarihçelerini ve temel özelliklerini hem de olay
örgüsünün kritik noktalarını, dönemeçlerini ve özellikle
romanın finalini şekillendirmiş oluyorum. Ayrıca bir araştırma
ve okuma süreci gerekiyor, romanın konusu ne olursa olsun... Fakat
bu ön çalışmaları fazla uzatmamaya çalışıyorum.
Neden?
İnsan o dönemde bir
yandan romanı yazmaya başlamayı delicesine isterken bir yandan da
yazmaktan ölümüne kaçıyor. Ön çalışma faslı ve “Daha iyi
olması için biraz daha hazırlanmam lazım” düşüncesi, asıl
işi ertelemenin aracına dönüşebiliyor... Bir de ben her
seferinde romanın omurgasını oluşturan bir temel cümle veya
birkaç kelime/kavram belirliyorum. Bir noktadan sonra onlara bağlı
kalmayı, hayal ettiğim karaktere veya öyküye bağlı kalmaktan
daha çok önemsiyorum. Karakterler ve kurgu değişebiliyor,
kendilerine yeni ve beklenmedik yollar çizebiliyorlar ama temel
cümle asla değişmiyor.
Karışık Kaset için
o cümle ya da kelimeler nedir?
Aşk ve eksiklik.
Karışık Kaset,
80’lerin sonu ve 90’ların başında çocukluğunu veya ilk
gençliğini geçirenler için de bir tür geçmişe yolculuk gibi.
“Tıpkı benim
çocukluğum/gençliğim” okurlardan en sık duyduğum sözlerden
biri. Okurun kitapta anlatılan dönemle ilgili böyle hissetmesi çok
güzel tabii... Roman üç ayrı yılda geçiyor; 1990, 2000 ve 2010.
Benim için 1990’ları anlatmak, az önce bahsettiğim çerçevede,
romanın iki sacayağından “eksiklik”i kurmak için anahtar
görevini üstleniyordu. Büyürken, yaşlanırken, çocuklukta sahip
olduğumuz şeyleri kaybettiğimizi düşünüyoruz. Bu bir ölçüde
doğru olmakla birlikte, içimizde eksikliğini hissettiğimiz
şeylerin, daha doğrusu bu eksikliğin ta kendisinin çocuklukta
kurulduğunu düşünüyorum. Bir anlamda bunları ta en baştan,
telafi edilemeyecek şekilde kaybediyoruz.
Karışık Kaset'i
senaryolaştırdığınızı duyurmuştunuz twitter hesabınızdan.
Karışık Kaset'in meraklıları filmi beyazperdede ne zaman
görebilecekler?
Keşke bilebilsem...
Sinema, romandan çok farklı bir iş. Onlarca insan bir araya
geliyor, bir karar için pek çok kişinin oluruna ihtiyaç
duyuluyor. Ayrıca çok ciddi paralardan söz ediyoruz... Ben
senaryoyu tamamladım. Yapımcıların yönetmen arayışı ve bütçe
gibi çalışmaları sürüyor. Her şey yolunda giderse 2014 yazında
çekilir, 2014 sonu veya 2015 başında izleriz.
Karışık Kaset'i
temsil eden bir şarkı seçmenizi istesek, o hangisi olurdu?
Mazhar Alanson’dan Ah
Bu Ben.
0 yorum :
Yorum Gönder