30 Ekim 2015 Cuma

"Beklendiğimiz yere mutlaka varırız..." Ömür Kurt Radikal Kitap'ta, Saramago'nun aynı adlı romanından uyarlanan çizgi roman "FİLİN YOLCULUĞU"nu yazdı...

Beklendiğimiz yere mutlaka varırız

José Saramago’nun aynı adlı romanından çizgiye uyarlanan Filin Yolculuğu bir kervanın hikâyesi. Roman, Joao Amaral’ın muhteşem çizgileriyle resimli destana dönüşmüş.

30.10.2015 00:50

ÖMÜR KURT omur@hurriyet.com.tr

Beklendiğimiz yere mutlaka varırız
 
Dünya zamanı ile büyüdük, ahirete gömüldük. Köleler, soylular ve hayvanlar düzeninde azınlığın ezdiği çoğunluktuk. Saray dünyasında köle olduk, kervan dünyasında köle olduk, eşitliğe ise ahiret dünyasında kavuşacağımıza inandık. Bununla güç bulduk.
Efsane yazar José Saramago’nun aynı adlı romanından, çizgi romana dönüştürülen Filin Yolculuğu, Avrupa sırtlarını tekmeleye tekmeleye yol alan bir kervanın hikâyesi. Joao Amaral’ın muhteşem çizgileri ile bir resimli destana dönüşen kitabı İpek Gürsoy Kutluyüksel dilimize çevirmiş. Kitapta sadece filin yolculuğunu değil José Saramago’nun da bilge kişiliğini göreceksiniz.
Hikâye bu ya, artık hiçbir işe yaramadığı düşünülen fil Solomon, Portekiz Kralı tarafından Roma-Germen İmparatoru’na hediye edilir. Bu hediyenin, yerine ulaşması için ise uzun bir yolculuk yapılması gerekir. File, yolculuğunda eşlik edecek büyük bir kafile ayarlanır. Filin bakıcısı Subhro da bu kafiledekilerden biridir. O, bu yolculuğun “köle kahramanı”dır. Bir Hintlidir ve ten renginden dolayı aşağılanan kişidir. Sadece bir fil bakıcısıdır. Beyaz, Batılı ve Hıristiyan değildir. O halde ötekidir. İlk yapılması gereken şey adının değiştirilmesidir. Ancak adı da “Beyaz” anlamına gelmektedir. Ne büyük tezat! Fakat Portekizliler onun adından memnun değildir, “Keşke değiştirseydik” sözleri avlularda çınlar. Aynı kader, Viyana’da da Subhro’nun peşini bırakmaz. Sadece Subhro’nun mu? Hayır… Filin de. Onun adı da Solomon’ken Viyana’ya ulaştığında Süleyman oluverir. Fil bakıcısına Batılı bir ad layık bulunurken, bu devasa filin kaderi Doğulu olmaktır. Her ne kadar adları değişse de onlar aynıdır. Eskiden kendileri gibi birer “köle iken”, şimdi ikisi de Batılı anlayışla cilalanmış birer köledir. Kaderlerini başkaları çizer.
Biz dünyaya gelirken her şey hazırdır. Anne ve babamızı kendimiz seçmeyiz. İçine doğduğumuz evi kendimiz seçmeyiz. Adımızı, kültürümüzü, dilimizi, dinimizi, cinsiyetimizi kendimiz seçmeyiz. Hepsi bize, bizden öncekiler tarafından verilir. Her şey hazırdır. Bu büyük yolculukta ise asıl sorgulanan şey de budur. Nerede yolculuk yapıyoruz ve nereye gidiyoruz? Subhro’ya göre, her ne kadar bizden önce her şey hazır olsa da biz ait olduğumuz topraklara ve atalarımızın kültürüne sahibiz ve onunla şekilleniriz. Bu en iyisidir. Viyana’da Subhro’nun, yani yeni adı ile Fritz’in başına gelen bir olay onu bu büyük sorguya itiyor. Çünkü ait olduğu kültürde güven duygusu önemliyken, bu yabancı yerde güvensizliği tadıyor.
Olayın geçtiği zamanda, Avrupa’da Kilise’ye olan güveni sarsan olaylar, Protestanlık mezhebinin hızla yayılmasını sağlar. Bu da Kilise’nin varlığını devam ettirmesi için çeşitli yollar aramasına sebep olur. Bunun için Viyanalı bir rahip, Subhro’dan fil Solomon’un kilisenin önünde diz çökmesini ister. Bu, gerçekleştiğinde ise Kilise’nin kutsallığını kanıtlamış olacaktır. Subhro rahibe “Bu söylenenler hakkında hiç bilgim yok” derken rahibin yanıtı bütün olayların özetidir: “Bunları bilmen gerekmiyor, inanman yeter!”

FİLİN YOLCULUĞU
José Saramago
Resimleyen: Joao Amaral
Çeviren: İpek Gürsoy Kutluyüksel
Kırmızı Kedi Yayınları, 2015
119 sayfa, 25 TL.http://kitap.radikal.com.tr/makale/haber/beklendigimiz-yere-mutlaka-variriz-428303

0 yorum :

Yorum Gönder