2 Ağustos 2014 Cumartesi

Yapmamayı tercih etmek: Bütün mesele bu!

Elif Şahin 
Cumhuriyet Kitap Eki 24.07.2014

Amerikalı yazar Herman Melville’i o meşhur eseri Moby Dick’le hatırlar, anarız daha çok. İlk yayımlandığında hiçbir ilgi görmeyen, eleştirmenlerce çokça eleştirilen, ama ne ki sonradan edebiyat tarihinin en mükemmel romanı payesini elde eden; Moby Dick… Oysa Moby Dick kadar nam salmasa da en az onun kadar kıymetli bir eseri daha var Melville’in; Katip Bartleby. Daha önce farklı yayınevleri tarafından yayımlanan Kâtip Bartleby, Kırmızı Kedi Yayınevi tarafından yeniden basıldı. Okurla ilk kez1856 yılında buluşan, ancak yazarın ölümünden yaklaşık yirmi yıl sonra değeri anlaşılan roman, bugün modern Amerikan edebiyatının başeserlerinden biri olarak kabul görüyor…

Mütemadiyen tekrarlanan varoluşsal replik
Melville,19. yüzyılda kaleme aldığı; ironi yüklü eşsiz eseri Kâtip Bartleby’de düzen bozucu/düzene başkaldıran, sıra dışı, uyumsuz, pasif direnişin sembolü sayılabilecek bir antikahraman yaratmıştır. Romana da ismini veren Kâtip Bartleby, her ne kadar sıradan, silik bir kişilik olsa da -adeta bir hiç gibi- mütemadiyen tekrarladığı o varoluşsal repliğiyle hayli karizmatik bir karaktere dönüşüyor okurun gözünde. Wall Street’teki bir mühürdarlık bürosunda hukuki belgeleri kopya etmektir Bartleby’nin görevi. Öyle ağır bir iş değil hani. Bir kâtip işte kendisi... Ama gelin görün ki kendisine verilen görevleri asla yerine getirmiyor Bartleby; patrona ve elbette sisteme karşı büyük bir direniş sergiliyor! Yerine getirmesi istenen her iş karşısında “Yapmamayı tercih ederim” diyor bu uyumsuz kâtip. Ha sanmayın ki beceriksiz bir adam; sanmayın ki elinden bir iş gelmiyor. Başlangıçta gece gündüz, deliler gibi çalışıyor. Bu minik romanda tüm hikâyeyi, büronun sahibi olan avukattan yani patrondan dinliyoruz ve Bartleby’nin bürodaki ilk günlerine dair şöyle diyor anlatıcımız: “İlk başta, Bartleby inanılmaz miktarda yazdı. Uzun zamandır yazmak için yanıp tutuşmuşçasına belgelerime saldırıyordu. Hiç durup dinlenmedi. Gece gündüz çalıştı, mum ışığında yazdı da yazdı”. Donuk donuk, makine gibi yazıyordu. Ama gün oldu devran döndü; o hareketsiz, o soluk benizli Bartleby, patronunu dumura uğrattı, dehşete düşürdü. Alt tarafı küçücük bir belgeyi birlikte kontrol etmeyi istemişti patronu Bartleby’den. Ama ne dese beğenirsiniz bu sıra dışı kâtip? “Paravanın arkasında oturduğu yerden son derece yumuşak, ama kararlı bir sesle, ‘yapmamayı tercih ederim” diyordu! Bu durumda patronun yaşadığı dehşeti düşünün artık… Ve bu daha başlangıçtı; bundan böyle tercihini hep yapmamaktan yana kullanacaktı Kâtip Bartleby… Öyle ki sistemin bir çıbanbaşı olarak gördüğü Bartleby, tıkıldığı hapishanede tek kişilik bir açlık grevi yapacak ve böylece orada bile itaat etmemeyi tercih edecekti!

‘Küçücük birey’ sürüden ayrılmayı tercih ediyor
“Her seçiş bir vazgeçiştir” Jean-Paul Sartre’ın dediği gibi.  Tercihleriyle, seçimleriyle varolur insanoğlu. Bir insanın hayata bakışını, durduğu noktayı ele verir tercihleri. Bazı şeyleri yapmayı ya da yapmamayı seçeriz. Ve bu seçimimiz doğrultusunda ‘bağzı’ şeylere sırtımızı dönmüş oluruz.  Lakin “Yapmamayı tercih ederim” demek öyle kolay değildir. Elbet biraz yürek ister, düzene karşı gelmeyi ve biraz Bartleby olmayı gerektirir. Kimileyin ölümü bile göze almayı gerektiren meşakkatli bir tercihtir velhasıl… Herman Melville’in Katip Bartleby’si, işte bunu yapıyor; ölümü pahasına bile olsa “yapmamayı tercih ediyor” ömrü boyunca. … Kapitalizmin başkenti Amerika’nın tüm dünyaya hükmeden, her bir insanı köleleştiren üssü Wall Street’teki büroda, bu sistemin çarkını döndürmemek adına sessiz ama kararlı bir itiraz/isyan/direniş sergiliyor Bartleby. Bu ‘küçücük birey’, sürüden ayrılmayı tercih ediyor, yapmamayı tercih ediyor…
Melville’in, roman kahramanı Bartleby’ye söylettiği ‘yapmamayı tercih ederim!’ cümlesi; Kafka’dan, Beckett, Derrida ve Deleuze’e kadar pek çok yazarın, filozofun, entelektüelin yazınını etkiledi. Melville’in yarattığı düzen/sistem karşıtı, sıra dışı, uyumsuz, yalnız ve her daim protestocu kahramanı Bartleby ve o unutulmaz repliği şu günlerde bir kez daha anlam kazandı diye düşünüyorum. 19. yüzyıl vahşi kapitalizminin hüküm sürdüğü Soma’daki katliamdan sağ çıkmayı başaran madencilerin de birer Bartleby olabilmesini, “tekrar o madene inmemeyi tercih ediyorum” diyebilmesini diliyorum… Yapmak ya da yapmamayı tercih etmek; işte bütün mesele bu!. Ama öyle kolay değil… “Ah Bartleby! Ah insanlık!”… 


0 yorum :

Yorum Gönder