19 Haziran 2015 Cuma

HAYDAR ERGÜLEN'in derlediği "Yolculuklar ve Kentler" Serisi 3. kitap "BU SEFER MAVİ..." üzerine Ece Karaağaç K24'te yazdı...

Bu Sefer Mavi

Bu Sefer Mavi

Kolektif
Derleyen: Haydar Ergülen
Kırmızı Kedi Yayınevi
Bu Sefer Mavi denizin bize mavi görünen o tuzlu suyunu, vapurun arkasında bir fermuarı açar gibi bıraktığı beyaz köpükleri ve denizin sokak çocukları martıları anlatıyor...

ECE KARAAĞAÇ

İçinden deniz geçen bir şehirde yaşamanın ne olduğunu içinden deniz geçen bir şehirde yaşamamış olmayan bilemez. Hele iki kıta arasında mekik dokuyarak yaşamanın ne olduğunu bilmek, yalnız ve yalnız İstanbul’da yaşayanlara mahsustur. Bir kıtadan diğerine geçmenin denizin altından ya da üstünden birçok yolu vardır. Fakat her seferde bir avuç şanslı insan denizin içinden geçerek giderler karşı kıyıya.
Bu Sefer Mavi denizin bize mavi görünen o tuzlu suyunu, vapurun arkasında bir fermuarı açar gibi bıraktığı beyaz köpükleri ve denizin sokak çocukları martıları anlatıyor. Kitap; Sunay Akın, Esmahan Akyol, Atilla Birkiye, Riitta Cankoçak, Metin Celal, Vecdi Çıkarıoğlu, Nurduran Duman, Küçük İskender, Vivet Kanetti, Cemil Kavukçu, Gönül Kıvılcım, Uğur Kökden, Nilüfer Kuyaş, Sevin Okyay, Sibel Oral, Neslihan Önderoğlu, Ayşe Sarısayın, Hale Seval ve Engin Turgut’un Haydar Ergülen’in teşviki ve katılımıyla, Kırmızı Kedi Yayınları’nın “Yolculuklar ve Kentler” serisinin altında toplanmasıyla ortaya çıkmış. Fakat vapur dediğimize bakmayın siz, konu kentler ve seyahatler olunca eski savaş gemileri yahut büyük yolcu gemileri de dâhil olmuş konuya. Sunay Akın Pearl Harbor’dan kurtulan tek gemi olan Solace’in Çorlulu Ali Paşa Camii’nin şadırvanında biten öyküsünü anlatmış örneğin, Sibel Oral ise daha 15 yaşında kendisini cebinde iki banknot ve bir kitapla özgürlüğe ve Ada’ya götüren Ada vapurunu. Vivet Kanetti’yi eski Ada günlerine taşımış bu vapur, Sevin Okyay ise bu vapurları onun çocukluğunda bir sayfiye kasabası olan Maltepe’deki evin ikinci katından seyre dalmış. Kısacası vapurlar ömrünün en azından bir kısmında İstanbul’da yaşamış her insan gibi yazarlarımızı da derinden etkilemiş; sadece bir vasıta olmanın çok ötesinde, bir yol arkadaşı da olmuş onlara.
Bugünlerde yeni tasarımıyla ortaya çıkan vapurlar için aynı şeyi söyleyemesek de; İstanbul Boğazı’nın emektar vapurları kimi günler güvertesinde denize karşı içlendiğimiz, kimi günler bir sokak müzisyenine şen şakrak eşlik ettiğimiz, kimi günlerse simidimizin yarısını martılarla paylaştığımız yaşayan mekânlardır. Trafik çilesinden uzak, telaştan azade, nefesin ve yaşamın paylaşıldığı yerlerdir. Söz konusu vapur oldu mu yolcular bile hiç olmadıkları kadar naziktir birbirlerine. Söz konusu Ada Vapuru olduğundaysa makbulü yandan çarklı olanıdır. Bu güzide vapurumuz yaz aylarında bir karnaval yerini, kış aylarındaysa Ada’nın yerleşik sakinlerini işe ya da okula taşıyan bir servis aracını andırır. Fakat vapur dediğimiz elbette İstanbul’a has değil. Bugün artık herkesçe ünlenen Avşa Adası’na geçmişte Ayvalık ve Gemlik vapurları uğrarmış. Bu vapurlar ki bir vakit Metin Celal’in de çocukluğunu süslemiş. Yine de bu durum, size kitaba katkı sağlayan bütün yazarların anılarından yola çıktığını düşündürmesin. Kitapta çok iyi öyküler de mevcut.
Uzun lafın kısası; Bu Sefer Mavi sonunda havaların ısınmaya yüz tuttuğu şu erken yaz günlerinde vapurun arka güvertesinde sıcak bir çay ya da soğuk bir gazoz eşliğinde çelikten yapılma bu eski dostun ahşap rabıtalarına kazınan hikâyelerini anlatacak. Dinlemezlik etmeyin.http://t24.com.tr/k24/kitap/bu-sefer-mavi,58

0 yorum :

Yorum Gönder