1 Ağustos 2014 Cuma

Kostas Mourselas: Kızıla Boyalı Saçlar insan özgürlüğüne yazılmış bir övgü - Ağustos'ta Kırmızı Kedi'de

Kostas Sarıoğlu
NTVMSNBC




"Kızıla Boyalı Saçlar insan özgürlüğüne yazılmış bir övgü. Bağımlı olmak istemeyen, serseri olmayan, marjinal olmayan aynı zamanda çalışan ama hiçbir şey uğruna özgürlüğünden vazgeçmeyen bir insan."




     Kosta Sarıoğlu - Kızıla Boyalı Saçlar olağanüstü bir başarı kazandı. Sizce bu başarı nasıl açıklanabilir?
     Kostas Mourselas- Bence bu başarının nedenlerinden bir tanesi benim zaten tiyatro yazarı olarak tanınmam. Örneğin “O ve O” (Ekinos ke Ekonis) adlı tiyatro oyunum, televizyona uyarlandı. Bu nitelikli sayılabilecek tek uyarlamaydı, böylece benim adımı bütün Yunanistan tanıdı. Yani Kızıla Boyalı Saçlar’dan önce beni tanıyan geniş bir kitle vardı. Ama bundan öte, insanlar romanı çok beğendi. Kızıla Boyalı Saçlar’da insanların hoşuna giden pek çok özellik var. Herşeyden önce galiba okurlar kitapta kullandığım dili beğendi, çünkü ben her zaman okurla iletişim kurmaya çalışırım. İşlediğim konu, düşüncelerim ne kadar karmaşık olursa olsun hep bunların yalın, açık, anlaşılabilir bir metne dönüşmelerini isterim. Klasik eserlerin bu özelliğe sahip olduğuna inanıyorum. Yalın, açık, anlaşılabilir bir metin kullanarak yazar hem önemli şeyler anlatabilir hem de bunu okuru rahatsız etmeden yapabilir. Romanın kazandığı başarının nedenlerinden bir tanesi de bu. İnsanlar birden okuduklarını anlamaya başladılar yani soğuk bir metinle karşılaşmadılar. Diğer yandan kitaptaki kahraman Luis, okurları etkiledi. Çünkü Luis hem çağdaş bir insan ama aynı zamanda bağımsız bir kişi. Aslında her insan, bunu başarabilse, hayatının bir şeye bağımlı olmasını istemez.
       Sarıoğlu - Luis adında biri gerçekten var mı?
      Mourselas - Belli bir oranda gerçek... Kitaptaki yaşamıysa hayal ürünü. İsterseniz size kısaca Luis’ten söz edeyim. Ben yirmi, yirmi beş yaşlarındayken, bizim mahalleden tanıdığımız bir arkadaşımızdı. Luis, kitapta olduğu gibi gerçekten de sadece ilkokulu bitirmiş, bir kitap pazarlamacısıydı. Bizden yaklaşık on beş yaş büyüktü, bize kitap satardı. Sıkı bir mizah anlayışı vardı. Bir gün gelip “Ben evlendim” dedi. Nasıl olur Manolis diye sorduk...
       Sarıoğlu - Gerçekten de romanda olduğu gibi adı Manolis miydi?
       Mourselas - Evet adı Manolis’ti. Luis başından geçenleri bize şöyle anlatmıştı: “Taksitle kitap sattığım bir kız vardı. Ama bana tek kuruş bile vermiyordu. Ona ha bire kitap götürüyordum amabana hiç ödeme yapmıyordu. Sonunda bir gün, paramı vermeyecek misin diye sordum. Kız bana, benimle evlen, ödeşelim dedi. Ben de evlendim”.



       
       Sarıoğlu - Yani romandaki bu sahne gerçek.
       Mourselas - Evet gerçek. Bu cümle, romandaki Luis’in doğmasını sağladı. Fakat aşağı yukarı diğer her şey hayal ürünü. Bir insan, o dönemde, otuz yıl önce kalkıp aniden evleniyor. O yıllarda anneler oğullarına “Sakın züğürt bir kızla evlenme” derdi. Yani ana babalarımız evliliğe korkuyla bakardı. Birdenbire genç bir insan evleniyor. Bir kız ona benimle evlensene dediği için!Luis çok özgür bir insandı. Bence Kızıla Boyalı Saçlar insan özgürlüğüne yazılmış bir övgü. Bağımlı olmak istemeyen, serseri olmayan, marjinal olmayan aynı zamanda çalışan ama hiçbir şey uğruna özgürlüğünden vazgeçmeyen bir insan.
       Sarıoğlu - Yani bağımsız olmak isteyen insan...
       Mourselas - Evet bağımsız olmak isteyen insan. Okurlar bunu sevdi. Çünkü herkes bağımsız olmak ister, herkesin içinde bir Luis vardır.
       Sarıoğlu - Peki romandaki diğer kahraman Kostas, siz misiniz?
       Mourselas - Hayır roman otobiyografik görünmesine rağmen benim hayatımdan çok az unsur taşıyor. Tıpkı yeni romanımda olduğu gibi, ben okura yazarın yaşamış olduğu şeyleri öğreniyormuş duygusunu vermeyi seviyorum. Bu yaşadıklarını da bir masal gibi okura anlatan, okura fısıldayan bir yazar tipini yaratmayı seviyorum. Böylece okur romanı daha gerçekçi bulur. Ama tabii ki her kitabın içinde de otobiyografik özellikler var. Gerçek olmayan hiçbir şey yoktur. Her şey çevremizdeki, hayatımızdaki, kişisel deneyimlerimizdeki, okuduğumuz kitaplardaki bir uyarıdan doğar. Bütün bunlar içimizde yoğrulur ve buluşlar ile hayal gücü doğar. Hayal gücü tek başına, öyle havadan doğmaz. Hiçlikten bir şey doğamaz.
       Sarıoğlu - Size en sık sorulan soru, Luis’in gerçek bir kişi olup olmadığı mı?
       Mourselas - Romanı okuyan herkes çok şaşırıyor. Bu kadar yoğun şeylerin mutlaka otobiyografik olduğunu düşünüyor. Yani herkes romanda geçen bütün bu olayları yaşayıp yaşamadığımı soruyor. İlk eşim öldükten sonra tekrar evlenecektim. Müstakbel eşimeyse bazı insanlar gidip gizlice “Sen delirdin mi? Bu adam korkunç, başına büyük bela alacaksın” diyorlardı. Ama hayır, romandaki olaylar büyük oranda, yüzde seksen oranında hayal ürünü. Luis ise yıllardır içimde yoğruldu ve sonunda doğdu.
       Sarıoğlu - Peki Luis hala yaşıyor mu?
       Mourselas - Evet yaşıyor. Tabii artık oldukça büyük, şu anda yaklaşık seksen, seksen üç yaşında. Ama Luis gerçekten de romanda anlattığım gibi hayatını yaşadı. Biraz aylak, biraz garip yaşadı...
       Sarıoğlu - Kızıla Boyalı Saçlar’dan bir televizyon dizisi de uyarlandı.
       Mourselas - Evet, tabii. Televizyon dizisi Türkiye’de gösterime girmedi değil mi?
       Sarıoğlu - Hayır, gösterime girmedi.
       Mourselas - Bir çok ülkede gösterime girdi ve çok beğenildi.
       Sarıoğlu - Peki siz kitabınızın bir televizyon dizisine uyarlanması konusunda ne düşünüyorsunuz?
       Mourselas - Yapılan uyarlama sanatsal açıdan çok başarılı olmasına rağmen, ben bir romanın televizyona uyarlanırken romanın pek çok şeyi yitirdiğine inanıyorum. Çünkü dizi, okurun hayal gücünü yok ediyor. Okur, romandaki kahramanları kendi dünyasını, kendi yeteneğini kullanarak hayal eder. Dizideyse bir oyuncuyu karşısında görür, yani okura veya seyirciye kahraman işte bu, bu kadardır denmektedir.
       Sarıoğlu - Romanla aynı adı taşıyan, Yorgo Dalaras tarafından seslendirilen albüm de çok başarılı oldu.
       Mourselas - Evet doğru. Aslında bütün bunlar beni o kadar da ilgilendirmiyor. Çünkü romanın pek çok şey yitirdiğine inanıyorum. Başarılı bir uyarlama yapılırsa ortaya iyi bir dizi çıkabilir. Ama roman pek çok şeyi yitirir, yazar kahramanlarını kaybeder. Örneğin benim aklımda kitaptaki kişileri canlandıran oyuncuların görüntüsü varken, (çünkü görüntü çok kuvvetlidir), kendi kahramanlarımı bulamıyorum. Yani artık ben bile kahramanlarımı karıştırıyorum. Romandan uyarlama yapılması fikrini pek sevmiyorum. Tabii televizyon romanlardan yararlanır çünkü edebiyat televizyona bir güvence verir. Kişiler, eylemler sağlamdır. Edebiyat başarılı olup olmayacağı belli olmayan bir televizyon dizisine benzemez.
       Sarıoğlu - Kızıla Boyalı Saçlar’da galiba pek çok ilginç özellik var. Romanın içinde yakın Yunan tarihiyle ilgili bilgiler var, aşk var...
       Mourselas - Evet ben çeşitli düşüncelerden, dönemlerden, kişilerden, olaylardan oluşan bir duvar resmi yapmak istiyordum. Ama her şeyden önce insanlar arasındaki ilişkilerin ön planda olmasını istedim. Hikayeninse, arkada bir fon müziği olarak yer almasını sağladım. Romanın bu kadar çok sevilmesinin bir nedeni de bu. Okur, hikaye ile değil kahramanların hayatıyla, tepkileriyle, davranışlarıyla ilgilensin istedim. Bu yüzden roman genç okur kitlesine de ulaştı.


Kaynak:
http://arsiv.ntvmsnbc.com/news/9419.asp

0 yorum :

Yorum Gönder