2 Ocak 2014 Perşembe

Zamanı Biriktiren Yazar: Uygar Şirin

Ozan Ezgi Berberoğlu

Çantalarımın diplerini silkeledim, gardıroptaki montların tümünün ceplerine elimi daldırdım. Halen gereken parayı toplayamadım. Annemden de 20 bin lira koparırsam o kaset benim olacak. Madonna yeni albüm çıkarmış. Orijinali maalesef çok pahalı. As Sineması’nın pasajında “çekme kaset” satan bir yer var. Geçenlerde benim için bir Erotica albümü hazırlamasını istemiştim. “Hafta sonu gel al” dedi. Radyo ne kadar sık da çalsa iki tekrar arasında en az bir saat bekliyorum. Kaset çaların kaydedicisi bozuk. Hem albümde sadece bir şarkı yok ki. İleri-geri sarmaktan sesi çatlayana kadar dinleyeceğim onu yarın gece…

Doksanlar, popüler kültürün öncülüğünde evrilen toplumsal algıların dönemiydi. Bence o yılları tanımlayacak en iyi eylem “yırtılma”. Bu yırtılma kültürel bir devinimin yanında ilişkiler temelinde de ortaya çıkan bambaşka bakış açılarını tarif ediyor. Doksanların çocukları bugünü ayakta tutan erişkinler. Bu nedenle olsa gerek doksanlardan bahsederken akla ilk önce o dönemin çocukları gelir. Bunda dönemin, popüler kültür akımının ergenler arasında simgeleştiği yıllara denk gelmesinin de payı var. Oysa doksanlı yılların ebeveynleri de başkadır. Daha önceki jenerasyonlar bir biçimde birbirini takip eden karakterler gösterse, ufak farklılıkların ötesinde geleneği sürdürme eğiliminde olsa da 20. yüzyılın son döneminde ebeveyn olmak da bambaşka hareketleri beraberinde getiriyordu. Bu yıllarda çocuklar daha fazla görüyor, daha fazla istiyor ve daha uzakları hayal ediyorlardı. Uygar Şirin’in üçüncü kitabı Karışık Kaset tam da bu dönemin insan ilişkileri, müziği ve aşkını anlatıyor.




Karışık kaset yapmak ciddi bir süreç. Ulaş’ın hazırladığı kasetlerde kendi anılarımı görüyorum. Önce kasede koyacağı şarkılara karar veriyor: Sezen, biraz MFÖ ya da Erkin Koray. Sonra sıra bu kasede bir isim vermeye geliyor. Ulaş yaptığı kasetlere iki isim vermeyi tercih ediyor. Birincisi kasetin başlığı ikincisi ise açıklaması. “Gölgedekiler: Az Bilinen Güzel Şarkılar ve Şarkıcılar” ya da “Sezen Aksu: En İyiler” işte bu şekilde ortaya çıkan karışık kasetler. Sözleriyle hayallerimize yön veren, hüzünlerimizi ve arzularımızı eyleme dönüştüren şarkılar ve onların sahipleriyle kurduğumuz bağın gücünü bize tekrar gösteren Uygar Şirin, şarkıcılara duyulan sevgiyi bir ergen gözüyle çok güzel tanımlıyor. Sezen Aksu onun çocukluk aşkı. Her an yanı başında duruyor ve ona istediği şarkıları söylüyor. Her dakikalarını birlikte geçiriyorlar. Birlikte konsere gidiyor, el ele tutuşup vapurla Beşiktaş’a geçiyorlar... Uygar Şirin zamanı biriktiren bir yazar. Geçmiş onun zihninde halen bugünün bir parçası gibi. Ulaş’ın 90’lı yıllardaki yolculuğuna tanık olurken yazarın o döneme ait ayrıntıları zihninde halen taze tutabildiğini görüyoruz. Şirin, kahramanı Ulaş’ın anıları üzerinden, o yıllara dair unuttuğumuz birçok ayrıntıyı hatırlamamızı, beynimizin suskun noktalarının ateşlenmesini sağlıyor.





Kurguda, çocukluk döneminde başlayan bir aşkın başkahramanları onar yıllık aralıklarla tekrar karşılaşıyorlar. Her karşılaşmada Ulaş’ın yıllar boyu koruduğu İrem ve müzik tutkusu tekrar açığa çıkıyor. Her ana, o dönemi temsil eden şarkılar eşlik ediyor ve tüm duygular notalarla bir sonraki on yıla taşınıyor adeta. Karışık Kaset bir müzik arşivi olmanın yanında, son otuz yılın alışkanlıklarına, değişen algılarına ve kente dair detaylara adanmış bir roman. İçinde kente ve müziğe bolca yer veren romanlara ayrıcalık tanıyan biri olarak Uygar Şirin’in kitabını okuduğumda yakın tarihin İstanbul’unu da tekrar, dışarıdan izleme olanağı buldum diyebilirim.




Karışık Kaset’in her sayfasında kendi anılarımızdan da bir parçaya rastlıyor ve gülümsüyoruz. Şirin’in kitabını bu denli samimi yapan en önemli unsur dili. Detaya fazlasıyla önem vermesine rağmen yazar tüm kurguyu gündelik dile yedirerek yüksek edebiyat yapmak yerine, onu hayatımızdan bir kesitmişçesine sahiplenmemizi sağlıyor. Bu samimiyet, kendisini ve yarattığı kahramanları okura yakınlaştırıyor. Ulaş’ın deneyimlerinden, dinlediği şarkıların bıraktığı izden ve hayallerine yön veren aşkından kendi anılarımıza uyarlayabileceğimiz o kadar şey var ki. Bu noktada biraz bencillik yaparak, Karışık Kaset’ten zevk almayı bir ön şarta bağlamak istiyorum: Doksanlarda yaşamış olmak. Bilhassa 30’lu yaşlarında olanlar Karışık Kaset’te çocukluk ve gençliklerine dair çok fazla şey bulacaklar.

Ulaş’ın anılarına tanık olurken aslında o yaşlarda benzer duyguları defalarca yaşadığımızı hatırlıyoruz. 90’ların ruhunun bizlere yüklediği hayal gücü hepimizi o dönemin renkli çocukları yapmış. Bizler birbirinden habersiz ancak aynı yıllarda ortak duyguları, arzuları ve müzikleri paylaşan kocaman bir orduyuz. Uygar Şirin’in Karışık Kaset’te bizi davet ettiği geçmişe yolculukta unuttuğumuz ancak hepimizin belleğinde bir köşede bekleyen bazı detaylardan bir liste:

  • Jelatinini açarken çatlayan kaset kapakları
  • Şarkı listesi yapıp şarkılara 10 üzerinden puan vermek
  • “Herıld yani!”
  • Kulağında walkman’le uyumak
  • Şarkı defteri
  • Akmar Pasajı
  • Taso
  • Bozuk kaset bantlarıyla oynamak
  • Şişe çevirmece


Kitabın kapağını açmadan önce fonda, Ulaş’ın İrem’e duyduğu tutkuyu ilk yeşerten şarkıyı başlatmayı unutmayın. 


0 yorum :

Yorum Gönder