Jale Sancak'ın merakla beklenen ve satışa sunulduğu andan itibaren büyük ilgi gören romanı Fırtına Takvimi'nden tadımlık bir parça
Jale Sancak'ın merakla beklenen ve satışa sunulduğu andan itibaren büyük ilgi gören romanı Fırtına Takvimi'nden tadımlık bir parça
"Yağmur dindi.
Çamur kuşatması altında her şey ıslak, pis.
Berru çırpınmıyor, ateşler içinde yanmıyor beş gündür, buz gibi bedeni, kaskatı. Ölü.
Yağmur beş gün boyunca aralıksız yağdı. Kapıları, pencereleri, sözleri kilitledi. Yolları, yordamları.
Ah bahtsızlık! Sel hükümran oldu Yelnehir’e. Sürükleyip götürdü önüne kattığı her şeyi. Diller sustu, eller çaresiz kaldı. Kardeşini yitiren Yazgülü’nün içi katıldı, Kevser, göğsündeki derin oyukla, gökten yağan, dağdan inen, tekmil saldırıp evini basan belayı arıtırken yas tutamadı. Öğüre öğüre çamurla uğraştı durdu. Halil’in aklında tek şey vardı… Doktordan hesap sormak.
Sen Allah’a inanmaz mısın Halil? İnançsız mısın sen? Kader diye bir şey yok mudur senin için? Takdiri İlahi?
Tövbe! Belli ki acıdandır bu isyan. Ölçüsüz su, tepeyi kuşatıp içeriye dolarken, belki diye düşündü mü Kevser, gökler de ağlıyordur Berrum'un ölümüne. Yağmayıp yağmayıp şimdi böyle boşanıverdiyse…
Kevser beş gün boyunca uzun uzun kustu ölünün başında.
Şimdi beş gün sonra gömüyorlar onu. Onca gün evde bekletildi küçük kızın ölüsü.
Tabutu dört kişi taşıyor. Halil, kayınbiraderi Yücel ve kaç zaman sonra ölümün bir araya getirdiği iki erkek kardeşi Fazıl’la Devran. Kevser en arkada… Gelme dediler, dinlemedi. Daracık toprak yoldan inerken biri taşa takılıp düşecek gibi oluyor, tabut sarsılıyor, azıcık kayıveriyor omuzlarından, duruyorlar bir an, sonra tökezleyerek, bir an durarak, sonra gene tökezleyerek yürüyorlar. Tabut iyice ağırlaşıyor. Upuzun bir inilti geliyor peşlerinden. Kevser bu. Kül kesilmiş.
Melekler elinden tutuyor mudur Berru’nun?
Gökyüzü, bulutlar…"
0 yorum :
Yorum Gönder